16 Ekim 2017 Pazartesi

Şeker Portakalı - Jose Mauro De Vasconcelos

Vasconcelos Kimdir?

1920 yılında Rio yakınındaki Bangu kentinde doğdu. Yarı Kızılderili yarı Portekizlidir. Irgatlık, balıkçılık garsonluk gibi işlerde çalışmıştır. 1942'de ilk romanı Yaban Muzu ile ünlü oldu ve ardından Şeker Portakalı, Güneşi Uyandıralım, Kayığım Rosinha, Kardeşim Rüzgar Kardeşim Deniz, Delifişek, Çıplak Sokak gibi romanlarıyla ünü Brezilya sınırlarını aştı. Eserleri pek çok ülkede ilgiyle okunmaktadır. 24 Temmuz 1984 Sao Paulo'da yaşamını yitirdi.

Şeker Portakalı

Beş yaşında haylaz bir çocuğun gözüyle anlatılan bu dramatik hikaye Aydın Emeç'in çevirisiyle bizlere sunuluyor. "Beş yaşında bir çocuğun ne yaşanmışlığı olabilir?" demeyin.
Zezé hem yaşıtlarından çok daha haylaz hem de görülmemiş bir hayal dünyasına sahiptir. Doğayla barışık bir çocuk olan Zezé; portakal ağacıyla, mahallesindeki Luciano adını verdiği yarasayla, kümeslerindeki tavuklarıyla konuşur ve onlar hakkında yeni şeyler öğrenmeye bayılır. Hayal dünyasının yanı sıra zeka seviyesi de yaşıtlarına oranla bir hayli gelişmiştir. Bu kadar olumlu özelliklerinin yanı sıra Zezé, on bir çocuklu işsiz bir babanın evladıdır. Onunla en çok Gloria adlı ablası ilgileniyor. Evde haylazlıkları yüzünden herkesten defalarca dayak yiyor, mahalledekiler bile ona "şeytan" diye sesleniyor. Zamanla kendisi de buna inanmaya başlıyor. Edmundo Dayısından ve kendisinden üç yaş büyük abisi Totoca'dan bir çok şey öğreniyor. Okumayı kendi kendine öğrenince okula yazdırılıyor. Bir gün okula giderken Portekizli Valadares adlı biriyle tanışıyor ve hayatı değişiyor onu babası yerine koyuyor ve bundan sonra dramatik hikaye insanı alıp götürüyor başka diyarlara.

Yazarın çocukluğundan izlerin bulunduğu bu kitap kahraman bakış açısıyla yazılmıştır. Tasvirlere sayfalarca yer vermeyen yazar bu sanatı gerektiği kadar kullanıyor mekan ve kişi tasvirleri oldukça başarılı görünüyor. Yazar okuyucuyu olayların içinde her an tutabilmeyi başarıyor. 

Tatlı bir çocuğun başından geçen dramatik olaylar sayesinde okuyucunun merakı hep uyanık kalıyor. Yazar sürükleyiciliği de buna borçlu gibi görünüyor. Duru ve yalın anlatımı okuyucunun zihnini yormadan olaya odaklanmasını sağlıyor.  
Çocukların hayal dünyasını anlamaya da faydalı olabilecek bu hikaye hakkında yazar, 20 yıldan fazla bir zaman yüreğinde taşıdığını söyler.

Hayatta tek varlığın zenginlik olmadığı, zeka ve eldekilerle yetinmenin de öneminin olduğu düşüncesi de bu kitaptan çıkarılabilecekler arasındadır. 

Kitap hem bize yol gösteriyor hem de çocukların kalbine dokunabiliyor. Bu nedenle her yaş grubu okuyucuya tavsiye ediyorum. Kitaba bir okuyucu gözüyle 10 üzerinden 9 puan veriyorum. 

Yazımı beğendiyseniz paylaşabilirsiniz ve blogumu takip edebilirsiniz. Her yorum benim için değerlidir...

 İyi okumalar...  





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder